Türkiye Gazetesinde osmanlıca mühür haberimiz

Türkiye Gazetesinde osmanlıca mühür haberimiz

Henüz imza ortaya çıkmamışken, insanların yanından ayırmadığı bir vasıta vardı; mühür... Tarihin ilk safhalarından beri Mezopotamya, Mısır, İran ve Anadolu’daki idareciler, metal ve değerli taşların üzerine isimlerinin tersten kazındığı bu vasıtayı kullanageldiler. Hazreti Süleyman’ın meşhur mührünün yanı sıra Hazreti Muhammed ve halifeler de bir mühre sahiptiler.



Osmanlıda ise devlet adamları ve âlimlerle birlikte halk arasında da mühür kullanma âdeti çok yaygınlaştı. Mühürcülük başlı başına bir sanat olarak kabul edilirdi. Ustalar sülüs, ta’lîk, rik’a gibi yazı çeşitlerini kullanarak muhteşem güzellikte mühürler kazırdı. Herkes yanında mührünü taşır, resmî vesikalara imza yerine bunu basardı. 1908’de yapılan inkılaba kadar böyle devam etti. İmza kullanılmaya başlayınca mühürler artık sadece maziyi hatırlatan, yalnızlığa terk edilmiş birer sanat eseri olarak kenara çekildi. Bir tek memurların ellerinde, ciddi bir tavırla vesikalara basılan benzerleri kaldı.


EKSLİBRİS NİYETİNE…

Ecdadın yanından ayırmadığı mühürler şimdi yeniden popüler olmaya başladı. Fakat resmî evrakları tasdiklemek yerine farklı bir fonksiyonu icra ediyorlar artık… Şimdilerde mühür, “Süleyman olmak” için değil sahip olunan kitaplara “
ekslibris
” niyetine basılan bir alet. İnsanlar  kitaplarına mühür basarak “Bu bana ait, ödünç aldığında geri getirmeyi unutma!” mesajı veriyor.

İsme özel kitap mührü haberinin tamamını okumak için tıklayın